Soruşturmacıların Dikkatine

ÖĞRENCİLERE KARŞI YÜRÜTÜLEN DİSİPLİN SORUŞTURMALARINDA SORUŞTURMACILAR TARAFINDAN DİKKATE ALINMASI GEREKEN BAŞLICA HUSUSLAR
 
Bir soru önergesine yanıt olarak, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından verilen ve 2 Nisan 2012 tarihi itibariyle 144 üniversite Rektörlüğü’nden gönderilen bilgiler ışığında oluşturulduğu belirtilen aşağıdaki tablo, 2000 yılından bu yana öğrencilere karşı açılan soruşturma sayısında ve verilen cezalarda gözle görülür bir artış halinde olduğunu ortaya koymaktadır.
 
 
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
(İlk 3 ay)
Öğrenci disiplin soruşturma sayısı
2601
3525
3089
3019
3553
3625
4027
4194
4444
5308
6001
5871
1612
Kınama cezası verilen
öğrenci sayısı
592
761
586
618
604
689
668
750
685
932
971
919
178
Uyarı cezası verilen
öğrenci sayısı
704
1056
679
763
975
910
1151
1067
1155
1386
1409
1337
334
1 dönem uzaklaştırma
cezası verilen öğrenci sayısı
541
613
788
698
808
788
794
810
804
902
1093
890
295
2 dönem uzaklaştırma
cezası verilen öğrenci sayısı
91
127
183
119
227
222
214
254
234
243
262
252
289
Süresiz uzaklaştırma cezası verilen
 öğrenci sayısı
53
50
70
28
127
54
59
48
29
22
29
22
7
Siyasi sebeplerle üniversitelerden
uzaklaştırılan öğrenci sayısı
33
39
477
31
20
204
73
21
9
43
26
45
3
 
Bu soruşturmalarda soruşturmacı olarak görev yapan kişiler üniversitelerdeki öğretim elemanlarıdır.
Soruşturmalar sonucunda verilen kararlar öğrencilerin eğitim hakkına müdahale oluşturmasının yanı sıra öğrenciler açısından birçok başka olumsuz sonuç da doğurmaktadır.
Uzaklaştırma cezası alan öğrenciler, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan aldıkları burs ve öğrenim kredisi haklarının yanı sıra birçok kez özel dernek, vakıf veya kurumlardan aldıkları bursları da kaybetmektedirler. Bunun dışında, bu öğrenciler kaldıkları yurtlardan süresiz olarak çıkarılmakta, bazı üniversitelerde bir daha asla öğrenci kulüplerine üye olamamakta, yatay ve dikey geçiş başvurusu yapamamaktadır. Bazı üniversiteler ise lisans eğitimi sırasında disiplin cezası almış öğrencilerin yüksek lisans başvurularını kabul etmemektedir.
Maddi imkânsızlık nedeniyle, öğrencilerin çok büyük çoğunluğu verilen disiplin cezalarının iptali için mahkemeye başvuramamaktadır. Dava açılabilen durumlarda da idare mahkemeleri neredeyse hiçbir zaman vakıanın esasına ilişkin bir değerlendirme yapmamakta, sadece usule ilişkin bir hata yapılıp yapılmadığını incelemektedir. Ayrıca idare mahkemelerinin duruşma yapmaksızın sadece dosya üzerinden değerlendirme yaparak karara vardığını unutmamak gerekir.
Öğrencilerin hayatları üzerinde çok büyük olumsuz etkileri olan disiplin cezalarına karar verilmesi ile sonuçlanabilen soruşturmalarının, soruşturmacı görevini yapan öğretim elemanlarınca hukuka uygun olarak yürütülmesi tüm bu nedenlerle son derece önemlidir.
Öğrenciler hakkında açılmış disiplin soruşturmalarının usul ve esas açısından hukuka uygun olarak ve özellikle de öğrencinin temel hak ve özgürlüklerine saygı çerçevesinde yürütülmesi için, soruşturmacı olarak görevli öğretim elemanları Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin yanı sıra, başta T.C. Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere, ifade, örgütlenme özgürlüğü, adil yargılanma ve eğitim hakkına ilişkin mevzuata uygun davranmakla yükümlüdür.
İfade özgürlüğü, Anayasa’nın 25 ve 26. maddelerinde, toplanma özgürlüğü 34. maddesinde, adil yargılanma hakkına ilişkin hükümler ise 36, 37, 38 ve 39. maddelerinde düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan Anayasa’nın bu hükümleri, hem Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin uygun olması gereken normları, hem de Yönetmelik’i yorumlayan ve uygulayan üniversite personeli ve idare mahkemelerini bağlayan ilkeleri oluşturur.
Üniversitelerde açılan disiplin soruşturmalarının büyük çoğunluğu ifade ve toplanma özgürlüklerinin kullanımına ilişkin esasların belirlenmesi sorununu ortaya çıkarmaktadır. Soruşturma sırasında, bu özgürlüklere ilişkin sınırların belirlenmesinde Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nden öte, T.C. Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bu özgürlüklerle ilgili 10. ve 11.maddelerindeki güvenceleri mutlaka dikkate almak gereklidir.
Soruşturmanın AİHS’nin 6. maddesindeki adil yargılanma hakkının gereklerine de uygun bir biçimde yürütülmesi bir zorunluluktur. Öğrencilere Yönetmelik kapsamında yöneltilen suçlamalar AİHS’nin 6. maddesinde kullanıldığı anlamıyla bir “suç isnadı” oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu maddede düzenlenen adil yargılanma güvenceleri, iç hukukta disiplin soruşturmalarının yürütülmesi sırasında soruşturma makamlarını ve soruşturma sonucunda verilen ceza kararlarının yargısal denetimi aşamasında ise idare mahkemelerini bağlamaktadır.
Öğrenciler hakkında yürütülen disiplin soruşturmalarında, usule ilişkin olarak soruşturmacılar tarafından özellikle dikkate alınması gereken başlıca hususlar şunlardır:

              Tebligat
1.       Öğrencinin savunmaya çağrılmasına yönelik tebligatta öğrenciye atfedilen suçun neden ibaret olduğu belirtilmelidir. Sadece soruşturmaya konu olan olayın tarih ve gerçekleştiği yerin yazılması yeterli değildir. Savunma hakkı sadece isnad edilen vakıalardan haberdar edilmeyi değil, aynı zamanda bu maddi vakıaların hukuki nitelendirilmesini öğrenmeyi de kapsar. (Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 20.10.1989, E. 1989/401, K. 1989/156, DD, sayı. 78-79, s.111-114).
2.       Öğrencinin tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde olması halinde, pek çok cezaevinde postanın haftada bir dağıtılıyor olmasını göz önüne alarak, tebligatın öğrencinin eline ulaşması, ayrıca yazılı savunmasını hazırlayabilmesi için avukatı ile görüşmesi için gerekli zamanı dikkate alarak, uygun süre verilmelidir.
3.       Tebligatın ilanen yapılması halinde, öğrenciyi üniversite içinde rencide edici ve marjinalize edici bir dil ve uslup kullanılmamalıdır.
Savunma
4.       Öğrenciler savunmalarını gerektiği şekilde hazırlayabilmek için, ifadelerini vermeden önce, başta kamera kayıtları, güvenlik görevlisi tutanakları, fotoğraflar ve tanık ifadeleri olmak üzere, aleyhlerinde delil olarak sunulan tüm bilgi ve belgeleri incelemek ve istedikleri takdirde örnek almak hakkına sahiptir.
5.       Öğrencinin kendini savunabilmesi için dosya içeriğine yanıt verebilme fırsatına sahip olması gerekir. Savunmaya esas olacak soruşturma raporu ve eklerinden istenen belgelerin bir örneğinin verilmemesi savunma hakkının hukuka aykırı olarak sınırlandırılması sonucunu doğurur. (Danıştay 1. D., 27.6.2008, E. 2008/721, K. 2008/800; Danıştay 1. D., 10.04.2002, E. 2002/26, K. 2002/52).
6.       Savunmanın gizli yürütülmesi esası, savunma hakkını engelleyecek şekilde uygulanamaz. Ancak başkalarının temel haklarının korunması için “kesin surette gerekli ise” bazı deliller gizli tutulabilir. Bu durumda dosyadaki bu tür içeriğin gizlenmesini meşru kılacak gerekçeler öğrenciye sunulmalı, açıklanmalı ve tutanak altına alınmalıdır.
7.       Öğrencinin savunması mutlaka alınmalıdır. Savunmasını hazırlamak için yeterli süre kendisine mutlaka verilmedir.
8.       Öğrenciye savunmasını yazılı veya sözlü (veya her iki şekilde) yapma konusunda seçim hakkı tanınmalıdır.
9.       Öğrencinin savunması alınmadan önce hakları mutlaka hatırlatılmalıdır. Öğrencinin haklarını bilip bilmediği sorulmaksızın, susma hakkı, tanık gösterme ve delil sunma hakkı, dosya içeriğinden örnek alma ve avukatla temsil edilme dahil tüm hakları mutlaka hatırlatılmalıdır.
10.   Öğrencinin kendisinin de tanık gösterme ve kanıt sunma hakkı vardır.
11.   Disiplin soruşturması sırasında avukatla temsil edilme hakkı vardır. (AİHM, Campbell ve Fell / Birleşik Krallık, 28.06.1984, Başvuru no. 7819/77; 7878/77, para. 13; Ezeh ve Connors / Birleşik Krallık, 9.10.2003, Başvuru no. 29665/98; 40086/98).
12.   Öğrenci savunma yapmak üzere geldiğinde, soruşturmaya konu olayın sadece yeri ve tarihi söylenerek savunmasını yapması istenmemelidir. Soruşturmaya konu olan olay ayrıntısı ile anlatılmalı, kendisinin neyle suçlandığı açıklanmalı, aleyhindeki tüm deliller kendisine gösterilmelidir.
13.   Soruşturmanın hakkaniyete uygun yapıldığından söz edebilmek için, öğrencinin karar verecek olan kurul huzurunda tanıklarla karşı karşıya gelebilmesi ve onlara soru sorabilmesi çok önemlidir. Soruşturmacı veya soruşturma komisyonu önünde tanıklık yapmayan ancak beyanları dosyaya giren kişilerin açıklamaları da “tanık” ifadesi kapsamına girer (AİHM, Kostovski/Hollanda, 20.11.1989, Başvuru no. 11454/85, para. 41). Tuttukları tutanaklar soruşturmada kullanıldığı takdirde güvenlik görevlileri de “tanık” olarak kabul edilmeli, öğrencilere bu kişilerle yüzleşme ve soru sorma hakkı tanınmalıdır.
14.   Susma ve kendini suçlandırmama hakkı, adil yargılanma hakkının bir unsurudur. Buna göre, öğrencilerin sorulan sorulara veya bazı sorulara cevap vermek istememesi halinde cevap vermeye zorlanmaması gerekir. Soruşturmacıların, sorulan sorulara cevap vermeyen öğrenciyi cevap vermeye zorlaması veya buradan öğrenci aleyhine sonuçlar çıkarması susma hakkını ihlal eder.
15.   Özellikle birçok öğrencinin yer aldığı veya birden çok güne yayılan olaylarda, öğrencinin sadece tebligatta yer alan olay ile ilgili savunması alınabilir. Tebligatta yer almayan, bu nedenle öğrencinin savunma hazırlama imkânına sahip olmadığı olaylara ilişkin olarak soru sorulamaz, ifade alınamaz. Bu yeni olay(lar) konusunda öğrenciye yeniden tebligat yapılmalı, savunmasını gerektiği şekilde hazırladıktan sonra ifadesi alınmalıdır.
16.   Savunma sırasında öğrenciye aleyhine sunulmuş delilleri tartışma ve kendini aklama imkanı mutlaka verilmelidir.
17.   Suç isnadı zaman içinde değişebilir, ancak suçlanan kişi de değişen ithama karşı pratik ve etkili biçimde, yeterli zaman verilerek kendini savunma hakkına sahip olmalıdır. (AİHM Pélissier ve Sassi/Fransa, 25.03.1999, Başvuru no. 25444/94, para. 54., Sadak ve Diğerleri/Türkiye, 17.07.2001, Başvuru no. 29900/96, para. 49-50). Soruşturma devam ederken, suç isnadı değiştiği takdirde, öğrencilerin bu yeni isnada ilişkin olarak yeniden savunması alınmalıdır.
18.   Öğrencinin savunması alınırken sorulan sorular, öğrencinin hakkındaki isnadı tam olarak anlayabilmesi, suçlamalara sözlü olarak etkili biçimde karşılık verebilmesine imkan tanıyacak nitelikte olmalıdır. Bunun için sorular, objektif, somut ve ayrıntılı olmalı ve sadece suçlama konusu olaya ilişkin olmalıdır.
19.   Öğrencinin savunması alınırken özel ve aile hayatının mahremiyetine saygı gösterilmeli, soruşturma konusu ile ilgili olmayan, özel hayata ilişkin soru sorulmamalı, değerlendirme yapılmamalıdır. Öğrencinin etnik aidiyeti, mensup olduğu grup, benimsediği siyasi görüş, cinsiyet veya cinsel yönelimine ilişkin değerlendirme yapılmamalı, ayrımcı tavır takınılmamalıdır.
 
Tutanak Düzenlenmesi
20.   Her türlü soruşturma işlemi tutanakla tespit edilmelidir. Öğrencinin (ör. tanık gösterme veya kanıt sunma, dosya içeriğinden örnek alma) taleplerinin reddedilmesi halinde bunun tutanakta gerekçeleriyle birlikte mutlaka yazılması gerekir.
21.   Soruşturulan öğrenci veya tanıkların ifadeleri, değiştirilmeksizin veya özetleme yapılmaksızın kendi ifadelerine uygun olarak yazıya geçirilip tutanak altına alınmalıdır.
 
Kararda Kullanılabilecek Deliller
 
22.   Delil olarak öğrenci savunması dışında sadece güvenlik görevlilerinin tutanaklardaki ifadelerine dayanarak ceza verilemez (Danıştay 8.D. 19.02.2007, E.2005/6112, K. 2007/879; 14.01.2008, E. 2006/5497, K. 2008/25; 30.12.2007, E. 2005/6113, K. 2007/880; 21.02.2007, E. 2006/206, K. 2007/973).
23.   Güvenlik görevlileri ve Emniyet Müdürlüğü’nden gelen kamera kayıtları veya fotoğraflar gerçeğe uygun olup olmadıkları yönünde şüphe ve çok sayıda öğrencinin bulunduğu görüntülerde, sadece belli öğrencilerin “seçici” olarak kimliklendirmesinin yapıldığı (olay içinde yer alan bazı öğrencilerin kimliklendirmesinin yapılmadığı ve soruşturmaya dahil edilmediği) dikkate alınmalıdır. Bu nedenle bu belgeler değerlendirilirken, belli kısımların kesilmiş olabildiği de göz önüne alınarak, söz konusu olan görsel materyelde öğrencilere ilişkin kimliklendirme bilgileri soruşturmaya konu olan öğrenci, tanık veya bu konuda bilgi sağlayabilecek diğer mercilere doğrulatıldıktan sonra kanıt olarak dikkate alınmalıdır.
24.   Güvenlik görevlileri tarafından kanıt olarak sunular tutanaklarda, o gün okulda dahi bulunmayan öğrencilerin isimlerinin “sehven” yazıldığı örnekler çok sayıdadır. O nedenle tutanaklardaki bilgiler mutlaka doğrulandıktan sonra dikkate alınmalıdır.
25.   Hakkında aynı olay nedeniyle ceza soruşturması da başlamış bulunan öğrencinin hakkında düzenlenmiş Emniyet Müdürlüğü yazısına dayanarak, öğrencinin savunması aksi yönde olduğu halde ve başka belge, bilgi ve tanık ifadesine başvurmadan ceza verilemez (Danıştay 8. D., 23.12.2002, E. 2002/1992, K.2002/6279). Bu nedenle soruşturma münhasıran bu makamlardan gelen belgelerdeki suçlamalara referansla yürütülmemelidir.